Kayıp ruhlar lisesi ESARET 30

 

 

"Bana yalan söyleme. Hakkında her şeyi biliyorum. Senin kolay kolay hedef şaşırmadığını da biliyorum."

 

Çiğdem "Benim önceliğim sendin. Seni öldürdükten sonra o gece orada kim varsa sırayla hepsini öldürecektim."

 

Neden yalan söylüyordu? Çiğdem gibi attığını vuran biri nasıl olur da beni nişan alıp Ateş'i vurur?

 Çenesini sıkıp "Ölmekten korktuğun için mi bana yalan söylüyorsun? " diye sorduğum an da telefonuma mesaj geldi. Mesaj ekranında babamın resmini ve ismini görünce hemen açtım. "Sakın kızı öldürme" yazıyordu. Bir an da çılgına  döndüm. Ne demek kızı öldürme? Baba sen bu işe niye karışıyorsun? Öfkemi içimde tutamadım. Telefonu elime alıp karavandan çıkarak babamı aradım ama telefonu kapatmıştı. Sinirle elimdeki telefonu ağaca fırlattım. Telefon paramparça oldu. İçimden "Baba kusura bakma ama seni dinlemeyeceğim." diyerek karavana doğru hızlı adımlarla gidip sinirle kapıyı açtım. Vatan, Çiğdem’in kafasını tutuyordu. "Ne yapıyorsun?" Dememe kalmadan boynunu kırdı. Öfkeden deliye dönecektim. Vatan'ın üzerine yürüyerek ;

 

"Neden öldürdün lan?" diye bağırdım.

 

Vatan "İçimizden birini öldürmüş bu kaltağın nefes alması bile haramdı. Ondan öldürdüm.."

Sinirden deliye döndüm " Lan daha benim işim bitmemişti. Önce konuşturacak sonra Ateş'imin intikamını alacaktım. Geri zekâlı aptal. Anne karnında gelişimini tamamlamadan mı çıktın? Anne sütü almadan mı büyüdün? Nasıl bir mahlukatsın lan sen? " diye bağırarak yüzüne sert bir yumruk attım. Yumruğumu hava da tutup" Sakin ol. Üç kuruşluk bir kız için mi benimle kavga edeceksin?"

 

" Lan sen harbiden malsın. Oğlum bu kız keskin nişancı, attığını vuran biri. Duymadın mı? Israrla ben seni vuracaktım deyip durdu. "

 

" Canını kurtarmak için yalan söyledi. Bu anlamayacak kadar saf mısın? "

 

" Bana bak lan. Bir hafta oldu aramıza girdin. Beni tanımıyorsun. Dua et babam sana değer veriyor. Yoksa bir saniye gözünün yaşına bakmazdım. "

 

" Seni yeterince tanıyorum. Bana neler yapabileceğini de az çok tahmin ediyorum. " derken bana hiç bir şey yapamazsın der gibi bakıyordu.

 

" Babamın gözdesi olmaktan çıkınca da böyle bakabilecek misin bakalım? "

 

" O biraz zor. "

 

" Demin ben niye dışarı çıktım biliyor musun? "

 

" Niye? "

 

" Babam mesaj attı kızı öldürme diye. Peki sen ne yaptın kızı öldürdün. Aziz Arslan'a karşı gelmek ne demek anlayacaksın. "

 

" Sıkıntı yok. Benim veremeyeceğim hesap yoktur. "

 

"Sen babama  hesap ver. Ondan sonra ben senin hesabını keseceğim merak etme."

 

"Sen beni boş ver de. Bu kızın sevgilisini düşün. Duyduğum kadarıyla manyağın tekiymiş. Bence yalnız gezme."

 

"Lan oğlum Ömer Aziz’den korktuğum yokta, o manyaktan ben niye korkuyorum ki kızı sen öldürdün."

 

"Bence buna inanmaz. Sonuçta sen kızı ölmekten beter ettin."

 

"Oğlum sus. Zaten intikamımı alamadım. Şimdi sinirimi senden çıkaracağım."

 

"Muhabbeti çok uzattık. Bence, bu kızı ortadan kaldıralım."

 

"Haklısın. Komple kamyonu yakalım. Ortada delil falan kalmaz."

 

Dediğim sırada karavanın kapısı sert bir tekmeyle açıldı. İçeriye elinde uzun namlulu silahlarla maskeli adamlar girdi. Silahlarını bize doğrultup yere yatmamızı istediler. Yapacak hiç bir şeyimiz yoktu. Mecburen söyleneni yaptık. Ellerimizi arkadan kelepçeleyerek yüzümüzü gaz sıktılar. Kısa sürede şuurumuzu kaybedip kendimizden geçtik.

.

 

***********

 

Ömer Aziz yaşlı adama ismini sorduğunda yaşlı adam bir kaç kez duymazdan gelmişti. Artık kaçacak yeri kalmayınca “Benim adım yok. İsimsizim ben." diye cevap verdi. Ömer Aziz şaşırarak 'Herkesin bir ismi vardır." dedi.

Yaşlı adam" Uzun süredir kimse bana ismimle hitap etmedi. Kimse adımı söylemez. çöpleri kurcaladığım için bana Çöpçü derler. İstersen sende Çöpçü de. "

 

İhtiyar adam ve Ömer Aziz yemek yedikten sonra yarım saat kadar sohbet edip ayrıldılar.

 İhtiyar adamın,  Ömer Aziz ayrıldıktan sonra üzerini değiştirip takım elbise giyerek iki cadde arkadaki sokakta park ettiği arabasına binerek radyodan klasik müzik açarak keyifli bir şekilde arabasını sürmeye başladı.

 

  Ömer Aziz ihtiyar adamın yanından ayrıldıktan sonra ona bulaşan gençlerin kim olduğunu öğrenmek için telefonu çıkarıp Ejder'i aradı. Telefonun açılmasını beklerken arkasından yaklaşan maskeli iki adamdan biri Ömer Aziz'i tuttu diğeri ise elindeki şırıngayı Ömer Aziz'in boynuna enjekte etti. Ömer Aziz yavaş yavaş gözlerini kapatıp kendinden geçti. Maskeli adamlar Ömer Aziz'i yaka paça siyah transporta yüklediler. 

 

*******

 

  Annem, Ahtapot Suzan'ı yakalamak içim ekibini kurmuştu. Ekibin başında Alya vardı. Alya'nın yardımcısı Aynur'du. Ayrıca Pars ve  Asya da ekipteydi. Annem, Ahtapot Suzan hakkında detaylı bir araştırma yaptırmış bir çok mekanını öğrenmişti lakin Ahtapot Suzan'ın yerini öğrenememişti. Bu sebeple Suzan'ı üzerine çekmek için mekanlarına baskın yapmaya karar verdi. Alya ve Aynur Meth ticaretinin yapıldığı ve stoklandığı büyük depoya baskın yapıyordu. Pars ve Asya da Suzan'ın nakit paralarını sakladığı kasaların bulunduğu depoya baskın yapıyorlardı. Alya ve Aynur  yanlarına iki tim adam almışlardı. Tim ön taraftan çatışma başlatarak depoyu koruyanları öne çekerken Alya arka kapıdan içeri sızmanın planını yapıyordu. Aynur uzak mesafeden kamufle olup dürbünle  bir bir adamları indiriyordu.  Depoyu koruyan korumaların büyük kısmı ön kapıdaki çatışmaya gitmişti. Arka kapıda sadece üç koruma vardı. Alya kelebek gibi  sessiz bir şekilde yaklaşarak korumalardan birinin boynunu kırıp karşısındakinin kalbine bıçağını sapladı. Diğer koruma silahına hamle yaptığı sırada Alya aynı serilikte ikinci bıçağını çekip silahına davranan korumanın boynuna sapladı. Arka kapı tamamen açıktı. Alya arabadan aldığı benzinleri depodaki malların üzerine dökmeye başladı. Bu sırada ön kapıda ki çatışmada Suzan'ın adamları büyük zayiat vermişti. Geriye kalan korumalar kaybedeceklerini anlayınca teslim olup silahlarını bıraktılar. Alya milyarlarca lira değerinde ki uyuşturucuyu hiç düşünmeden ateşe verip ön kapıyı açarak dışarı çıktı.   Suzan'ın korumaları, elleri arkadan kelepçelenmiş diz  üzeri çökertilmişlerdi. Alya işaret ederek "Getirin" dedi.   Bir bavul içinden çıkarılan kırmızı eldivenler Suzan'ın ölü adamları üzerine atıldı. Alya teslim olan adamların arkasına geçip enselerine birer kurşun sıkarak "Geleceğimiz olan çocukların hayatını mahfeden sizin gibi şerefsizler affedilmeyi hak etmiyorsunuz" diyerek onların da üzerine kırmızı Eldiven attı.  Telefonla annemi aradı.   Annem telefonu açtığında "Operasyon tamamdır. İmzamızı da attık."

 

Bunu duyan anne  sevinçle "Helal olsun size. Pars ve Asya da O Suzan karısının kasasını patlattılar. Bana ve çöpçüme bulaşmanın ne olduğunu göstereceğim." diyerek telefonu kapattı. 

Annem telefonu kapattığı sırada babam içeri girdi. Annemin keyifli olduğunu görünce "Hayırdır, niye kadar neşelisin?" diye sordu.

Babam içeri girer girmez annemin burnuna tanıdık bir koku gelmişti. Babama iyice yaklaşarak tekrar kokladı.

 Babam  "Ne yapıyorsun? Çok mu özledin beni?"

 

"He özledim. Sendeki bu kokunun sebebi ne? Yoksa  çöpçülüğe geri mi döndün?"

 

"Iıı şey. Karıştırma orasını?"

 

"Lan yine gizli saklı işler mi çeviriyorsun? "

 

"Kızım karıştırma dedim. Sen Ahtapotla uğraşmıyor musun? Ben de Huruza ya ulaşmaya çalışıyorum."

 

"Senin Ahtapotun iki kolunu kestim kaldı altı kolu."

 

"Bak tekrar söylüyorum. O kadına dikkat et. Çok zeki ve sinsidir."

 

"Çöpçü beni kızdırma. Bu saatten sonra korkması gereken biri varsa o da Ahtapot Suzan."

 

"Tamam tamam bi şey demedim."

 

Anne ve babam konuşurken içeri Cellad girdi.

Babam "Hallettin mi bizim işi?" diye sordu.

Cellad "Çoğunu hallettik azı kaldı" diye cevapladı.

 "Hazırlığı iyi yapın. İçerde kaynaşmaları gerekiyor."

 

"Sıkıntı olacağını sanmıyorum."

 

*********

Ateş Cellad'ın uyarılarından sonra canı sıkkın bir şekilde eve girdi. Bana bu kadar yakın olup acılarımı dindirememek, bana dokunup konuşamamak çok zoruna gidiyordu. Sinirleri iyice laçkalaşmıştı. Sağa sola yumruk atıp sakinleşmeye çalışıyor ama bir türlü siniri geçmiyordu.

Cellad Ateş'i çok sevdiği için Ateş' e bi güzellik yapmıştı. Dostlarını, kardeşini, yeğeni minik Cellad'ı canlı olarak görebileceği kamera sistemi ayarlamıştı.  Ateş özlem duyduğu zamanlarda bilgisayarın başına geçip onları seyrediyordu. O kadar sinirliydi ki gözü hiç bir şey görmüyordu.

 

Acıyı acı dindirir diyerek kendine acı vermek için işkence odasına girmeye karar verdi. Kapıyı açtığında onu bekleyen bir sürpriz vardı. İlk görevi, karşısında elleri kolları bağlı bir şekilde sandalyede oturuyordu. "Cellad baba, adamın dibisin. Teşekkür ederim." diyerek kollarını sıvamaya başladı.  Sübyancının karşısına geçip sağlı sollu yumruklar atmaya başladı. Küfürler savuruyor sürekli vuruyordu. Sübyancıyı bayıltana kadar dövdü.  Yorulduğunu anlayınca bayılan sübyancıyı bırakıp mutfağa geçti. Mutfakta çay suyu koyduktan sonra bilgisayarın başına geçip, benim odamı gösteren kamerayı açtı. Oda da boştu.  Meleğin olduğu kamerayı açtı. Melek minik Cellad ile oyun oynuyordu. Ateş parmaklarını pc nin ekranına götürüp minik Cellad'ın ve Meleğin yüzlerine sürdü.

 

Çayını demleyip içtikten sonra tekrar  odamı  gösteren kamarayı onuncu kez açtı ama oda yine boştu. Beni görememenin moralsizliğiyle tekrar işkence odasına girdi. Sübyancı kendine gelmişti.

 

Ateş sübyancıyı çenesinden mengeneye bağladı. Sübyancı vücudunu oynattıkça çenesi ağrıdığı için hareket etmemeye çalışıyordu. Elleri arkadan plastik kelepçeyle bağlanmıştı. Ateş elinde matkap, sübyancının yanına yaklaştı.

 

"Şeyini şey yaptığımın şeyi. Güpegündüz sokak ortasında ufacık kız çocuğunu ne cesaretle dokunursun? Yaptığın yanına mı kalacak  sandın? Mezhebi bozuk it dölü. Ulan şimdi senin şeyine çok pis şeyler yapacağım. Ağzını diktiğim sübyancısı. " Diyerek matkabı çalıştırdı.

 

Sübyancının oturduğu sandalyenin alt kısmına karpuz büyüklüğünde delik açtı. Deliği açarken sübyancının mabadı ve kasıkları kanlar içinde kalmıştı.

 

Ateş işkence aletlerinin bulunduğu masadan bir zincir aldı zincirin ucunda yuvarlak demirden bir topuz vardı ve topuzun her yanı çivilerle donatılmıştı. Ateş zinciri elinde çevirmeye başladı. Zincirinin diğer ucunda ki çivili topuz havada daireler  çizerek dönüyordu. Topuz hızını alınca Ateş sübyancının alt kısmına doğru savurdu. Çivili topuz hızla sübyancının kasıklarına ve mabadına çarpıp saplandı. Sübyancı acı içinde çığlık atıyordu. Ateş zinciri hızla çekince et parçaları da kopup sağa sola dağıldı. Tekrar çevirerek aynı yere vurdu. Sübyancının altından oluk oluk kan akıyordu.  Ateş zinciri bırakıp matkabı eline alarak çalıştırdı. Acılar içinde inleyen sübyancının ağzına çalışan matkabı sokup boğazına kadar itekledi.  Sübyancı boğazına dolan kanla nefes almamaya başladı. Ve en sonunda kendi kanında boğularak öldü.

 

İşkence odasının sol köşesinde boy aynası vardı. Bu ayna aynı zamanda gizli bir odaya açılan kapı görevini yapıyordu. Aynayı açıp sübyancıyı gizli odaya taşıdı. Odanın ortasında bir halı vardı. Halıyı kaldırıp altındaki lagar kapağını açtı. Kapağı açtıktan sonra sübyancıyı lagarın içine attı. Lagarın içinde asit vardı. Sübyancı asidin içinde erimeye başlayınca Ateş lagara bir çift kırmızı Eldiven attı ve lagar kapağını kapatarak halıyı eski haline getirdi. 

 

İşkence odasını temizledikten sonra pc başına geçip yine benim odama baktı.  Saat gecenin yarısını geçmiş olmasına rağmen oda hala boştu. Ekranı değiştirip arkadaşlarını gösteren kamerayı açtı. Kılıç, Beton Uğur, Buse, Halit ve Ayı Memo  poligonda atış talimi yapıyorlardı. Ateş dostlarının arasında olamadığı için çok üzülüyordu. Onların şakalaşarak eğlenceli bir şekilde eğitim yapmalarına imreniyordu.   Ateş'in seyrettiği ekranda dikkatini çeken bir şey oldu. Arkadaşlarını gizlice seyreden kar maskeli bir grup vardı. Ateş endişeye kapıldı çünkü kar maskeli adamların elinde uzun namlulu silahlar vardı. Hiçbir şeyden haberi olmayan yıldız timi talim yapmaya devam ediyordu. Ateş bir yandan ekranı izlerken diğer yandan da telefonu eline alıp Cellad'ı arayarak arkadaşlarının bulunduğu tehlikeyi haber vermek istedi. Telefon kulağında Cellad'ın açmasını beklerken ,  kar maskeli adamlar harekete geçtiler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAYIP RUHLAR LİSESİ ESARET 1

KAYIP RUHLAR LİSESİ ESARET 3

KAYIP RUHLAR LİSESİ ESARET 2