Kayıp ruhlar lisesi ESARET 20

 

İki kardeş uzun süre dosyayı inceledikten sonra, bulunduğumuz yere baskın yapmanın çok riskli olduğu kanısına vardılar. Cesur ve becerikliydiler ama aptal değildiler.

 

Didem düşünceli bir şekil de “Bu iş böyle olmaz. İki kişiyle bu mekana girmemiz aptallık olur. Bence hedeflerimizi dışarı çıkarmanın bir yolunu bulmalıyız.”

 

 

 

Çiğdem gülümseyerek “Benimkimden yardım isteyelim mi?” diye sordu.

 

 

 

Didem kardeşini kimseyle paylaşmayı sevmiyordu. Bu sebeple Çiğdem’in sevgili yapmasına karşıydı. Lakin ne yaptıysa buna engel olamamıştı. Çiğdem’in bu teklifine biraz bozulsa da pek belli etmemişti. Sonuç olarak düşündüğünde; evet Çiğdem haklıydı yardıma ihtiyaçları vardı. Her ne kadar da Ömer Aziz’i sevmese de o bu iş için biçilmiş kaftandı.

 

-Ara ama benim haberim yokmuş gibi davran.

 

 

 

Çiğdem sinsice gülerek hemen telefonu cebinden çıkardı. Ömer Aziz’i Eros diye kaydetmişti. Telefon uzun bir süre çaldıktan sonra açıldı. Telefon açılır açılmaz Çiğdem “Eros’ um bekletilmeyi sevmiyorum niye telefonu hemen açmadın?” dedi. Ömer Aziz’le konuşurken bir seri katil olduğunu unutuyor adeta liseli bir aşık gibi davranıyordu.

 

 

 

Ömer Aziz gözlerini üzerimden ayırmadan Çiğdem’e cevap vermeye çalışıyordu. Sinirli bir şekilde “Bana bak kızım, sana o lakabı sevmediğimi kaç kez söylemem gerekiyor. Erosu da sevmiyorum, erospuyu da sevmiyorum erospu çocuklarını da sevmiyorum. Bir sürü işim var. Bunca işin içinde telefonu açtığıma dua et.” Diye karşılık verdi.

 

 

 

Çiğdem, “Laflara bak laflara. Ergenler gibi sosyal medyadan duyduklarınla mı konuşmaya çalışıyorsun. Senin benden başka ne gibi önemli işin olabilir  ?

 

 

 

Ömer Aziz, “ Benim senden daha önemli olmasa da başka bir  işim daha var. Biliyorsun öyle değil mi?”

 

 

 

-Evet biliyorum. Ne yaptın öğrenebildin mi Mezarcı’nın yerini?

 

 

 

-Bir şeyler öğrendim öğrenmesine ama kafam karıştı. Çok yaklaştım, az kaldı intikamımı alacağım.

 

 

 

“Eros’ um senin elinden ne uçan kurtulur ne de kaçan. İntikamını alacağından şüphem yok. Ben senden bir rica da bulunacaktım. Daha doğrusu Didem ısrar etti.” Dediği sırada Didem elindeki dosyayı Çiğdem’in kafasına atarak “Küflenmiş kaşar ben niye ısrar edecekmişim. İnanma lan sen ona”  Ömer Aziz gülerek “Vay baldan tatlı diyemeyeceğim sirke suratlı baldızım. Demek benden bir şey rica ediyorsun. Emret ne kadar dul, göbekli, kıllı erkek varsa sana getireyim.” Dediği sırada ben lavaboya doğru gitmeye başladım. Ömer Aziz’in telefonla konuşması bana düşünmek için zaman kazandırdı.

 

Benim lavaboya gittiğimi gören Ömer Aziz daha rahat konuşmak için beni çözdüğü sandalyeye oturdu.

 

Çiğdem neşeli bir şekil de” Ya Eros, sen var ya alem adamsın. Boşuna bağırma Didem kafama dosyaları atıp gitti. Bana bak işini çabuk bitir bana lazımsın.

 

 

 

-Lazımlık mıyım kızım ben?

 

 

 

-Lafı ardından anlama. Lazımsın işte.

 

 

 

-Ne konuda lazımım. İş mi aşk mı?

 

 

 

-İkisi de ama önce iş.

 

 

 

-        Anlat...

 

 

 

-Bu Elfida senin elinde dimi?

 

 

 

-Evet de senle ne alaka?

 

 

 

-Ha işte onu yem olarak kullanmamız lazım. O kız ekip lideri. Bir diğeri de onun sevgilisi Ateş. Yıldız Timinin mekanına baskın yapmamız mümkün değil. Timi dışarı çıkarmamız lazım. Tim mekandan çıktı mı gerisi kolay. Hepsini indiririz. Adamların mekanı kaleden daha iyi korunuyor.

 

 

 

-Anladım. Kızın sevgilisini arayıp benim mekana çağıracağım. İsterseniz siz hiç karışmayın ben hepsini hallederim. Parasıyla da güzel bir kaçamak yaparız.

 

 

 

-Sen Eros’ umsun, Herkül’ümsün, bu işi halledelim, kaçamağı kralını yapacağız.

 

 

 

-Zeyna’m olacak mısın?

 

 

 

-Sen iste Zeyna da olurum, Truvalı Helen de olurum.

 

 

 

Ömer Aziz ve Çiğdem konuşurken, Ömer Aziz’in gösterdiği kapıdan içeri girmiştim. Kapıyı açtığında zifiri karanlıkla  karşılaştım. El yordamıyla ışığı ararken ıslak fayanslara dikkatli bir şekilde basarak kaymamaya çalışıyordum. Lavaboya gelme sebebim, tuvaletimi yapmak değildi. Ömer Aziz’i bir kaç hamle ile devirmek sorun değil diye düşünüyordum. Sorun, Ömer Aziz’in Mezarcı’yla yani babamla hesabı ve aptalca  cesaretinin nedeni öğrenmekti.

 

“Ömer Aziz’in cesaretinin altında başka bir sebep olmalı.  Güvendiği bir şeyler veya birileri olmazsa bu kadar yürekli olması imkansız.” Diye düşünüyordum. Aklımda ki soruların cevabını öğrenmenin tek yolu vardı. O yolda, Ömer Aziz’in ağzını burnunu kırıp sağlam bir işkence yaparak sorgulayıp cevapları öğrenmek. El yordamıyla aradığım ışığı bulup düğmeye basmıştım. Lakin lambalar yanmıyordu. Elimi duvarlara değdirerek yürümeye devam ettiğim sırada elim havluya değdi. Havluyu alıp çeşmenin altına koyarak musluğu açtım. Havluyu iyice ıslattıktan sonra suyunu biraz  sıktım. Elimde  havluyu çevirerek burgu haline getirdim ve  yavaşça yürüyerek kapıya kadar vardım. Kapıyı açmadan Ömer Aziz’in ne yaptığını anlamaya çalıştığımda, duyduğum seslerden hala telefonla konuştuğunu anlayıp sessizce kapıyı araladım. Ömer Aziz Çiğdem’le derin bir sohbete daldığı için benim odaya girdiğimi fark edemedi. Sessizce ayak uçlarıma basarak  kapıyı  Ömer Aziz’in baktığı yönün tersine  yani arkasına doğru yürüyerek sessizce yaklaşmaya devam ettim. İyice yaklaşınca elimdeki ıslak havluyu, hızlıca Ömer Aziz’in boynundan bir tur dolandırıp, iki elimle  havluya iyice asılarak gerdirdim. O sırada yere düşmekte olan telefona ayak ucumla vurup havalandırdım ve omzum ile kulağım arasına almayı başardım.

 

-Sevgiline kısa bir süreliğine el koyuyorum. İşim bittiğinde gelir alırsın. Şey pardon parçalarını toplayıp götürürsün demek istedim.

 

 Diyerek büyük bir  kahkaha attım. Duydukları karşısında deliye dönen Çiğdem “Elfida şu an hayatının hatasını yapıyorsun. Benden başka hiç kimse Ömer Aziz’e bu kadar yaklaşamadı. Yaklaşmayı deneyenler için özel bir mezarlık yaptık.” Diye bağırarak tehdit etti.

 

-        He anasını satayım, zaten akıllısı beni bulmaz. Benim işim bu, kızım. Ben psikopat mıknatısıyım. Millete bela olan psikopatlar benim elimde melek olurlar. Bak sevgilin son nefeslerini veriyor ona söylemek istediğin bir şey var mı? Belki bir daha söyleme şansın olmaya bilir.

 

 

 

-Var, Erosuma söyle seni hemen öldürmesin. Seni nasıl öldürdüğünü seyretmek istiyorum.

 

 

 

-        Eros mu? Ha ha ha. Lan oğlum siz ne tür manyaklarsınız? Kapatıyorum. Senin ki beni öldürmeden bir kaç soruma cevap versin diye rica edeyim ben.

 

 Dedikten sonra telefonu kapattım.

 

 

 

 

 

 

Bazen ruh ölür sadece beden kalır.

 

Ruhsuz beden

 

Ya başı boş bir cesettir

 

Ya da çok tehlikeli bir katil.

 

 

 

 

 

-İnsanları savaşarak yenemiyorsanız, onları ikna ederek yenin. Eğer ikna edemiyorsanız savaşı onların kazandığını sanmalarını sağlayın. Bu onların rehavete düşmelerini sağlar. Zafer sarhoşu oldukları zaman hiç beklemedikleri bir anda tepelerine çökün. İşte sizin en büyük hatanız bu oldu. Biz yüz yıllar süren planlar yaparız. Siz Türkler ölmeyi çok seversiniz. Bu sebeple sizlerle savaşmak ahmakların işi. Biz sizinle savaşmayız. Temel zafiyeti olan politikacılarınızı ve iş adamlarınızı zayıflıkları ile vururuz. Kimisi parayı çok sever, kimisi kadın sever kimisi de makamı sever. Para sevene para verdik esir aldık. Kadın sevene kadın yolladık videolarını çektik esir aldık. Makam sevene makam verdik kölemiz yaptık. Bundan sonrası çocuk oyuncağı. Başın organlarını  elinde tutan büyük patronlarınız bizim kucağımızda ve biz savaşarak yenemediğimiz Türk milletinin zekasını basın yoluyla esir aldık. Sana kızacağın bir haberim var Maskeli Aziz. Bak  basının – sosyal medyanın etkisi nasıl olmuş. Son 10 yılda 250bin çocuğa cinsel istismarda bulunuldu. Bu kayıtlı olanı. Emin ol daha fazla kayıt dışı var. Şimdi anlıyor musun Kırmızı Eldiven neden bizim en büyük düşmanımız? Kırmızı Eldiven bizim önümüzde büyük bir engeldi. Bu engel kısmen ortadan kalktı. Sizler benim avucuma düştükten sonra cinsel istismar yüzde 700 artı. Sizin halkın sapıklaşması, ruhlarının karanlığa sürüklenmesi ile gerçekleşti. Artık okumayan araştırmayan bir milletsiniz. Televizyonlarda ve her yerde çıplak kadınlar ve kızlar göstererek, bilinç altınıza sapıklığı ve sapkınlığı yerleştirdik. Artık tüm Türk milleti özgür olduğunu düşündüğü bu dönemde bizim tutsağımızdır ve işin ilginci bunun bilincinde bile değillerdir. “ diyerek purosundan derin bir nefes çekip babamın yüzüne üfledi Mistir Konner.

 

Babam çocuklarla alakalı duydukları karşında deliye dönmüştü. Bağlı olduğu zincirler onu zor tutuyordu. “Lan onun bunun çıkardığı şeref yoksunu fukara. Minnacık çocukların zulme uğraması mı seni mutlu ediyor? Elbet bir gün elime düşeceksin. Bak o zaman g*tünden şırıngayla nasıl kan alıyorum.” Diye bağırarak zincirlerden kurtulmaya çalışıyordu.

 

 Annem, babamın krize girmesinden korkuyordu. Bu sebeple sakinleştirmek için “ Sen bu döl israfının lafına bakma. Emin ol bir yerlerde birileri kırmızı Eldiven atmaya devam ediyordur. “dedi.

 

 

 

Mistir Konner gülerek    “Eğer kast ettiğin Elfida ve ekibiyse, onların hali içler acısı. Elfida deyince aklıma geldi benim size sürprizim vardı.” Diyerek adamlarına ekranı açmaları için emir verdi.

 

 

 

  Ekranda ben  görüntü vardı. Elimdeki   havluyu Ömer Aziz’in boynuna dolamış sıkarak çekiyordum. Yıllar sonra kızlarını gören Aziz ve Sıla Arslan’ın  gözlerinin içi parlıyordu. Babam beni  görünce “İyi bak Konner, bu benim kızım. Gözlerine bak. Onun gözlerindeki ateş seni yakmaya yeter. Hayt be aslan parçası mübarek.” Dedi gururlanarak.

 

Konner şaşkınlık içinde ekrana bakıyordu. Onun beklentisi başkaydı. Ekran açılacak Ömer azizin elinde silah benim kafama dayamış olacaktı ama Elfida Arslan’ı hafif almanın bedeli ağır olur. Bunu öğrenememişti.

 

 Annem  ekranda beni endişeli bir şekilde izliyordu. “ Boğazını sıktığı çocuğun, oturduğu sandalye çok eski, çocuk akıllı biri ise o havludan çok çabuk kurtulur. Eğer ayağa kalkarsa bu çocukla baş etmesi çok zor.” Dedi annem.  Babam, anneme kızarak “ O Aziz Ve Sıla Arslan’ın kızı. O çocuk gibi  beş tanesi gelse kızımın bileğini bükemez. Bir Arslan’ı ancak başka bir Arslan yıkar.” Diyerek bana olan inancını ve güvenini belirtiyordu.

 

Konner konuşmalarını bölerek” Ya sandalyedeki çocuk da  Arslan ailesindense?” diyerek güldü.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAYIP RUHLAR LİSESİ ESARET 1

KAYIP RUHLAR LİSESİ ESARET 3

KAYIP RUHLAR LİSESİ ESARET 2